Cumartesi, Mart 13, 2010

KARANLIĞIN ÖZGÜRLÜĞÜ

giden gitmiş
bir kaç parca yanlızlık kırıntısı tabagımda
o kadar acıkmısım bir anda yuttugumdan
hatırlamadığımız kadar
susatmışlar bizi
catlamış kalbimiz tuz buz...

kurtarma calısmalarında
hep bir kat daha çökmüş
ben yitirmemişkn
onlar beni terk edip gitmiş
elimde patlamış umut

ve özgürlüğüne inanmışım karanlığın
hükmü her yerde.

Salı, Mart 09, 2010

KARMAŞA

sancısına doğuyor güneş bugün teplerden ard arda.

kısacıksa birer birer düşüyor umutlar göz yaşlarından yanagına.

biricik sancıların biçimsiz var oluslarına dokunuyor sevimler ve bir kısımayıplıyor eli agızında.

bilinmezliğin biçinde kısalıp gidiyor kahkahalar. ve bir cümle kuruyor karanlık ölümsüzce...

anlatıyor her şeyi bir kaç harfle.



kimse bilmiyor kimse anlatamıyor diye yakınıyor kader.

sonuc bombos bir karanlık doguyor. sessizce bilinmeyen yanlıslara dogru aglıyor kalbi.

kimse hatırlamadıgı kadar var olamıyor ruh buna ynıyor.

herkes bir sonra ki adımını yıllar sonra tartıyor ve pişmanlığın denizinde bir sandal kiralayıp ilerliyor.

o kadar basitleşiyor ki her sey kimse duymuyor, kimse görmüyor.

işte o an karanlık hapsoluyor ve bir ışık kendine cekip alıyor bedeni...

Pazar, Şubat 28, 2010

DEMLENE DURSUN ÇAY

hadi oynayalım
biraz ondan biraz bundan
demlene dursun çay
simdilik yek gitsin sigaralar
dumanında buğulansın gözler
boşver biz yine gülelim

hadi bir laf aç
sacmalayalım ondan bundan
demlene dursun çay
şimdilik ağız kurutsun muhabbetler
boşluğunda oynasın dudaklarımız
boşver biz yine gülümseyelim

Cumartesi, Şubat 27, 2010

YALNIZ

birden bire bir cukura takılır düşersiniz
elinde bir kazmayla en yakınınız dikilir karsınıza
kahkahalarla
gözlerinde ki ışıltıyla.
caresiz kalkar iter bir kenara devam edersiniz
kimse
hiç kimse dindiremez o acıyı
en yakınınızın ihaneti
onun keşmekeşliği
sizi kanatmıstır
durduramazsınız
hayat damarlarınızdan birini vurmustur

günlerce ağlar
anılara gömülür titrer
onu hatırlar
vazgecersiniz her seyden
herkesden....

kamcı olur size
akıllanmanızı saglar
artık kimseye güvenmez
dost gözüyle bakmazsınız
herkes bir cıkar peşinde
herkes uckurunu elinde...

vazgecer yalnız yürürsünüz artık bile bile. kısa da olsa gercek bir tebessümle...

Cuma, Şubat 26, 2010

SON DUMAN

istemsizce yaklaşmak ölüme sarılmışken kanatırcasına aslında bir hiç olduğunu anlamaktan gülümsetici. birazcık ondan birazcık bundan alıp tanrılaştırdığı adamı unutamaması durumu kısaca. ve yalanların mitoz bölünmesi katlanarak çoğalmazı. sessizce ölüme yürüyüp bir sigara yakmaktan başka bir carenin olmaması. ve son dumanı üfleyip atlamak karanlığın kucağına...

8 HARF

birden düşürdün işte şüpheyi içime. her harfinle. özlem duyduğun geçmişinle. terk edilmişliğin verdiği acıyı belli ederek düşürdün...
bilmem cok mu şüpheciyim ama öyle değil sanki, sen evet sende var bir şeyler acaba diyorum bu kadar basit mi her şey canımı acıtıyor birkac zamandır belli etmiyorum edincede sen geciştirip konular acıyorsun yeni yeni..
acaba cok mu şüpheciyim yoksa! yoksa haklı mıyım...
eğer yapıyorsan bana buu sadece hoşçakal derim
tek bir cümle ve 8 harf.

-um,,,,-sun

seviyor-um
geçmişsiz, ansız
zamansız
seviyor-um
düşünmeden
sorgu sual etmeden

seviyor-sun
gecmişinle, her anıyla
o'nun zamanıyla
seviyor-sun
düşünüp o'nu
sorgu suale boğup

kaybediyor-um
çünkü gidiyorsun
duruyor gibi gözüksende
kaybediyor-um
biliyorum kazanmadım hiç
kazandın desende

kaybediyor-sun
çünkü gitti
hiç durmasanda kalbinde
kaybediyor-sun
biliyorsun anlıktı her şey
hep sürecek desede

BERAT

berat ımı aldım sultanımdan
bir yetkim
gücümü elde ettim

berat ımı sundum insanlara
eğildiler
alkış içinde kaldım

berat ımı bildim anlattım
artık biraz paçalı
biraz fiyakalıydım

berat ıma baktım
hiç doymadım
hep yandım o'na yandım

berat ımı süzdüm
bir an uyukladım
yoktu
teşrif i sükun kalmamıştı
gidiyordu emkleyerek koştum
çok koştum
öyle büyüktü adımları

kaç güneş

kaç güneş batırdın onunla
kaç güne uyandın
kaç çiçek tarlası sundun
o'na.

kaç seferilik yaşadın
kaç gülümseme doğurdun duygularıma
aldatmaya
kandırmaya mı geldin
sanırım becerdin.

kaç şemsiyeyi delmiş gözyaşların
ne kadar kolay dökülmüşler
her seferinde bir şey onu hatırlatmış.

kendine hazırlarken oyunu
benide tadımlık katmışsın araya
zehirleşmişim, acılaşmışım
küçücük bedeninde
kocaman yüreğinle
hiç sevmemişsinya ona yanarım...

SEVMİŞ HEP SEVMİŞSİN SEN

aldatma kalbini
gitse de bir gün
yaşa aşkını
sev hep sev sen

gömme toprağa incitme
kırma fidanını
devşirme...
yaşat onu içinde
sev hep sev sen

kısacıksa görüntü
kazı gözlerine
kör et, bilme
tası onu yüreğinde
sev hep sev sen

bilmeden konuş
anlamadan dinle
umursamadan anlat
umursamadan yudumla geçmişi...

belli ki bunu yol edinmişsin kendine. belli ki anlatamaz olmuşsun. onunl, bununla, BENİMLE uyuşmak istemişsin.
ölümüne. ölüme varan bir senaryo yazmışsın. kendin kadar beni kanatmış, kendin kadar beni düşünmemişssin.
buğulu gözlerde hep bir fotograf, hep bir anı yaşamışsın.
dediğim gibi hiç unutmamış

SEVMİŞ HEP SEVMİŞSİN SEN...

Perşembe, Şubat 25, 2010

bilmem kaç kişiyi

bilmem hatırlatır mı gülümsemem bir seyler
hatırlamak gecmişe dönmektir
bazen bir anlık
bazen uzun bir zaman
özlersin pişman olursun
başka bir sey olmaz
önüne bakmayı bilmezsen
daha da önünde pişman olacagın
yaralar acarsın bedenine,ruhuna
bilmem kaç kişiyi seversin
bilmem kaç kişiyi özlersin
bilmem kaç kişiyi ...

kimse bilmez
kimse anlamaz
kendi içinde yaşarsın
kanatırsın
deşersin
her şeyde boşalır geçmiş gözlerinden
saklarsın
anlsılmaz sanırsın
nafile
anlasılırsın.

Salı, Temmuz 07, 2009

gitti ve bitti

cok değiştin
anlayamadım
inanamadım bittiğine...

sonsuzluk sardı ruhumu
alı koydu tanrı bedenimi
cürüdü cürüdü ve cürüdü
her dumanda
her damlada biraz daha curudu
kahpelik sardı dort biyanımdakileri
gordum isittim
anladım
bes para etmez
insanlar furyasına tutulmusum anladım
ve vazgectim hepsinden bir anda
son bulmuslugun
acısı
bana güldü
ve sardı aldı aklımı.
bitti
ve gitti
o da gitti
yegane ben kaldım geriye.
sadece ben...

kıssadan hisseler-3 -_-&-'_-

VAMPİR

hatırlatır hayatı
kimsesizliği,yanlısı
dolasır bir kan gölünde
eli,siki götünde

-_-&-'_-

KURT

sesi bir borazan
sokar ona partizan
dagların tepesinde
koyunların pesinde

-_-&-'_-

P.İ.Ç.

prostutite orospu demek
innocent'te masum
children ı bilmeyen ölsün
al sana masum orospu cocugu

kıssadan hisseler-2 -_-&-'_-

Kusursuz
Oldukçada huysuz!
Yolsuz
Oldukçada susuz!
Onsuz
Oldukçada duygusuz!
Duygusuz
Çünkü Onsuz!

-_-&-'_-

Bomboş bir yatak
Solmuş bir yastık
Ve kahve bir battaniye
Bütün hayat
Bu kadar sakat
Boku çıkmadan
Kes at!

-_-&-'_-

Bir motor sesi
Başımın ne tası kaldı
Ne eti
Bir kadın sesi
Ruhumun ne kalbi kaldı
Ne siki.

-_-&-'_-

Kimseye borcum yok
Sözüm de!
Yüzüm var bu yüzden!
Özgür müyüm
Hayır!
Ama var
Cesaretim var!
Gücüm var!
Ömrüm var!
Yaşıyorum işte...

kıssadan hisseler-1 -_-&-'_-

Yakınlar uzak
uzaklar yakınsa
bosver yanındakini
sana tereddut
sana suphe olur

-_-&-'_-

saklandıysan yok olur
yok olursan bulunur
bulunursan harcanır
harcanırsan yok olursun

-_-&-'_-

sevdiysen seversin
gördüysen irkilirsin
korkarsan yetinmişsin

Gidiyorum!

belki bu son görüşün
belki bu son gülüşün

sonlar sardı işte dört bir yanımı.
biriktirdiğimin katlarca fazlası
sonucları.
bu kadar basitmiş işte
sonuna yaklastıkca
bir yanlızlık ve acı...

sahte gülücükler bile salamamak artık ortalıga
sonuncusunu bile hatırlayamamak
gercek bir kahkahanın
bu kadar acı ve sert olmamalıydı
ama oldu
artık dayanmak
ve riayet etmek zorundayım herseye
bunu bana ben hazırladım ve kabul ediyorum
hala üstüne üstüne yürüyorum hayatın
bilemezdim
ama istediğim buymus demek ki
yakında gidiyorum ve son bulmayacak bu ızdırap biliyorum
kimse ama kimse dindiremeyecek bunu
neyse ki hayat devam edecek
biliyorum
ne yaparsam yapayım
kurtulamayacagım tek sey bu
olsun ziyanı yok
alıstım
hayat denen bu oyuna
bir son ve belki de yeni bir baslangıc olacak her sey
gidip dönmeyecegim artık buralara
cok özlesemde dönmeyecegim
bazen belki bir telefon
bazen eskimiş kagıtlara yazılmıs birkac güzel anı
herkes gibi bende kacıyorum
kimse gibi somut degil belki ama
cok saglam nedenlerim var kendime göre biliyorum
biliyorum
yasıyorum
görüyorum ki
gidiyorum!
yakında...

Pazartesi, Kasım 10, 2008

Erkan || nakrE

Yesert..

Tüm umutlarını..

Hayallerini..

Sevinclerini..

Bilmişliklerini..

Görmüşlüklerini..

Tanrı inancını..

Yesert yeniden..

Söndür..

Nefretini..

Gecmişini..

Acılarını..

Unutulmusluklarını..

Terk edilmişliklerini..

Haksızlıklarını..

Ölümü..

İnancsızlıgını..

Bil..

Aldatıldıgını..

Kandırıldıgını..

Unutuldugunu..

Nefret edildigini..

Son buldugunu..

Sevilmedigini..

Duy..

Son sözleri..

Veda hutbesini..

Cıglıkları..

Goz yası damlalarının dusutugnde gogsume cıkarttıgı sesi!

Kes lan!

Sus artık sus!

Anla!

Yalnızsın!

Kimsen yok senin!

Zavallısın!

Zavallı!

Kimsesiz!

Yavasca eriyensin!

Yavasca yanan!

Yavasca biten!

Yavasca tukenen!

Öl!

Yasama!

Bırakma,bırakama,

Bu dunyaya sende bir döl!

Cuma, Kasım 07, 2008

-sevilecek,s2lecek-


Sevgi vardı.
Sevgili vardı.
Risk vardı.
Ucurumlar vardı.
Ölüm vardı.
Acı vardı.
Kin vardı.
Kan vardı.
İşkence vardı.
Kemik vardı.
Cok zor belki ama belki de mutluluk vardı…

Sevgi bitti.
Sevgili var.
Risk bitti.
Ucurumlarda.
Ölüm hep var.
Acı kalmadı.
Kin sevgi oldu.
Kan durdu.
İşkence son buldu.
Kemiği et kapladı.
Zor değilmiş dört yanımı mutluluk sardı.

Tek bir gün yanıldı kalbim.
Tek bir gün yanlışlıkla sevdi.
Tek bir gün eskisi olur sandı.
Ama şunu anladı;
Artık o sevilecek kadın degil,
Sikilecek orospu olamazdı!

Salı, Ekim 28, 2008

..BODOM'da..

Hayallerimde yasar suretin
Bıraktıgın her iz batar
Attigin her mesaj kanatır yavastan
Anlamam duymam acıma acı katar

Sondurdugum her sigarada
Aldıgım her yudumda
Her girdiginde sırınga damarlarımda
Terkedisin yatar ardında

İmkansız yok yok
Gülmez yüzüm
Hissetmez acıyı vucudum

Bodom da bir cocuk daha ölür
Her akan kanda
Eriyip yok olur
Simsiyah melekler yanımda

Yok ya ellerin
Direnmez teslim olur vucudum
Keser bileklerini aynada suretin
Melodiler koydum yerlerine artık renklerin...

İsyan mı Pollyanna'cılık mı?

Sevmek mi ölümüne

Yoksa kendini kandırmak mı kacarcasına

Yalan mı ask

Yoksa hayatın en acı gercegi mi

...

Ölüm mü en gercek

Yasam mı tam bir tuzak

Kızmak mı ? Tanrıya yalvarmak mı?

Kimsesiz ellerde yeni mutluluklar aramak mı?

...

isyan yerine

guzel bakmak herseye

belki de yasadıkların seni buyuten bir tecrube

inan herseyde guzel bir yan var

ölüm bile guzel olursa zamanında

o yuzden ne lanet okumalı tanrıya insanlara

nede nefretini kusmalı buldugun en kucuk canlıya...



S.İ.K.!

Nesin sen bir şaka mı?
Tanrı'nın dunyaya attıgı bir insan mı?
Hani cümbüşler gezegeninden geldin
Dunya cehennemine defnedildin

Kimdensin sen?
Muhammed mi İsa mı?
İnanmak zorundasın olum yerler yoksa adamı !
Ya asarlar ya gömerler kuma kafanı !

Kimsin nesin lan sen?
Asan mısın yoksa kesen?
İçip sıcıp her türlü boku yiyen?
Tam bir zengin piçi aslında bunyen!

Yavsak yada oglansın?
Veren yada alansın?
soyle nasıl bir karın agrısısın?
Sen aslında koskoca bir yalansın!



Pazar, Ağustos 31, 2008

Anılar

Anılar hatırlıyorum..
Kötü olanlarını görüyorum..
Sadece unutmak için istemedim..
Ama görmedin,uyardım hissetmedin..
Yalvardım yanından bile gecmedin..
Sonbahar bulutlarının mechullugune sapladım bedenimi..
Yazılmıs gelecegimi sildim..
Parca parca ettim..
Ustu cizilmiş gecmisime baktım..
Hepsi siyah beyaz korktum kactım..
Sarabın kırmızılıgı kadar koyu bir yas aktı sonra..
Cıglıklarımı kısarken reklam olmamak için bir ögutme makinası gibi içimi bosalttım..
Curumusum,cürütülmüşüm...

''Sendeki kayıbı oynasamda, bendeki seni kaybetmeyeceğim...''

Sendeki kayıbı oynasamda, bendeki seni kaybetmeyeceğim.

Guzelliklerin ardı arkası kesilmez kucukken toz pembedir yasarsın..
buyursun gorursun,duyarsın doyarsın..
Hisseder yanılır,anlar,kesfeder geri vites yaparsın..
Pembeyken kararır hersey...
bilirsin ya basta cok korkarsın..
Sıradanlasır sonra aldırmazsın..
Asık olursun baglanırsın..
Sever öper basına koyarsın..
Hisseder koklar içine sokarsın..
Anlarsın yanılmıssın ama sevmişsin hemde cok sevmişsin..
kopamazsın ne olursa olsun kopamazsın..
Zaman gecer unutulursun..
Bıkılır senden..
Sadece sevmissin ama bıkılmıssın..
Usanılmıssın..
O unutur o unuttukca sen hatırlarsın..
Ne cennet kalır ne cehennem tanrı ya kufurler yagdırır egonu rahatlatırsın..
Bosluga kufredersin,yokluga abanırsın rahatlarsın..
Unutuldukca buyurya sevgi denen sey o unutur sen sende ki sevgiliyi unutmazsın,unutamazsın...

Cuma, Mart 07, 2008

...

kırık hayallerimde saklı
butun acılarım
iyice bak gozlerime gordun mu
acık butun yaralarım
bugun sattım kendimi seytana
versin biraz daha hayal diye
biraz daha acı
biraz daha yaram olsun diye

BugünYineÇok

Yine bir aksam

Bugun yine bir Cuma günü

Cok uzaklardasın

Yoksun kacmıssın

Yine yalnızım yine

Bugun olmadı yasanmadı

Cok ruhsuzsun kalpsiz

Bitirmişsin kalbinde

Yine yollardayım

Bugun acımasız ve sapkın

Cok yorgunum

Ama var iste umudum

Yine ıslanıyorum gözyaşlarımla

Bugun bitiyor hissediyorum

Cok yıpranmısız anladım

Neyde nerede benim aklım

Artık görecegim gercegi

Acı yada tatlı herseyi

Bitmiş sonmus bizi

Seveceksin yine beni!!!

Pazartesi, Şubat 04, 2008

Kardesmiş Pehh....

Neden siyah beyaz hayat?
Neden gülmüyor bu insanlar?
Niye bakmıyor artık bkimse kimsenin gözüne?
Neler oldu biri anlatsın bize?
Nasıl geldik biz bu hale kim getirdi?
Korkmayan gözlerle bakasım geliyor ama her yerde igrenclik...
Butun insnaların yalanlarını goruyorum..
O kadar cok ki!
Herkesin okadar cok var ki!
Ne olmus bu insanalra...
İgreniyorum bu dünyadan sizin gibiler yuzunden...
beni de cektiniz kuyunuza!!
O dipsiz karanlık kuyunuza!!!
Çökmüşüm kaldıranınız yok!
Necilsiniz lan hepiniz 5 para etmezsiniz!!!
İçinizden 2 tane adam cıkmıs geriye ben ve onlar kalmıs!!!
Siktirin gidin lan hayatımızdan!!!
Nefretim sizin artık!!
Bütün kötü niyetlerim ustunuzde!!!
Hepiniz yavas yavas benim kuyuma duseceksiniz simdi!!!
Asıl karanlık ozaman baslayacak!!
Artık bu oyun benim kurallarımla oynanacak!!!!

Umut

Küçük bir umudunuz vardır her zaman...
Hayata,insanlara,Tanrıya...
Sizi baglar bu umut hayata...
Size huzur verir...
Hayal kurdurur,yüzünüzü güldürür..
Eger kaybaederseniz birgün o umudu işte böyle olursunuz benim gibi dibe vurmus,unutulmus,kaybolmus bir ben gibi olursunuz...
İstemezsiniz hicbriniz istemezsiniz...
Acıyarak bakarsınız yuzume...
Korkarak bakarsınız gözlerime...
Kan bürümüş gözlerime...
Oysa bilseniz ne kadar gercek burası..
O hayal dunyanızdan gercek...
Ben mi yasıyorum siz mi?
Ben mi hakediyorum mutlulugu siz mi?
Yavasca anlıyorsunuz bunu yavasca....
Kimse duymaz burada sesinizi..
Kimse görmez nefretinizi...
Kimse bilemez içinizi...
Kimse anlayamaz sizi...
Böyle sacmalık dolu bir dunyada niye varız?
Niye geldik?
Kim yarattı bizi?
Niye yarattı?
O tanrınıza sorun bakalım bir hangimiz ne gunah işlemişte atmıs bizi buraya...
Bırakın uyussun bedeniniz neyle uyusursa uyussun ama uyussun...
Biraz kopun bu dunyadan,yalanlarınızdan,sahteliklerinizden...
Bitirin bu iskenceyi her saniye yenisi baslayan iskenceyi!!!

Salı, Ocak 01, 2008

Veda6

Tek tek kopan hayaller ne kadar da bağlarmış bizi hayata.. sanki onlarla bir köprü yaratmışız da oradan geçip hayata ulaşır sonra geri döner benliğimize girermişiz.. biz hep oradayken mutluymuşuz işte.. bir tek orda yaşayabiliyor nefes alabiliyormuşuz.. büyüdükçe, gerçekler acı verdikçe köprünün ipleri zedeleniyor, çürüyordu tahtaları düşüyordu artık geçmeye korkuyorduk hep.. ya düşersek kızgın lavlara ya yanarsak?
Tek başımıza yetemez olduk hayata, kendimize bile yetemez olduk.. hep birilerini aradık durduk.. tam bulduğumuzu sandık işte köprüden bir de onla geçelim diye düşündüğümüzde itiliverdik birdenbire.. güven duygusunu lavlara düşürdük.. aşkı lavlara düşürdük.. biz tırmandık ama yarımdık biliyorduk artık..
Köprümüz iyice kötü durumdaydı zaten hayata ulaşma isteğimiz sönüyordu her geçen gün.. bir dost bulduk bu sefer güveni kaybettik ya ondan ödünç aldık birazcık güven, verebilinecek en yüksek dozda bağlılık verdik.. yeni bir umuttu beklide o.. birde senle geçelim hayata başarırız eminim diye düşündük hep.. birden bir çelme takıldı.. düşüyorduk gene kalbimizden kırıklar koptu gözlerimizin önünden düştü lavlara.. kıpkırmızılığın içine girerken küçük turuncu bir damla gibi gözüktü.. yedek güven geri alınmıştı fark ettirilmeden.. bağlılık duygusu düşüyordu bu sefer.. parçalara bölünüp karışıyordu o eşsiz kırmızılığa..
Geri çıkmak anlamsızdı belki ama denemek isterdi ya herkes hadi son bir şans diye..
Yorgun olsak da çıktık biz.. çıkabilenlerdendik.. yarımdık aslında hiç olmadığı kadar yarım..
Parçamızı arıyorduk artık.. gelmeyeceğini bile bile bir şeyler bekliyorduk parçalarımızın sahibini yarımızı bekliyorduk..
Kopan ipler umurumuzda değildi.. hayat artık varılmak istenmeyen bir noktaydı.. lavlar her gün daha da ısıtıyordu köprümüzü.. ayaklarımızı basamaz hale gelmiştik zaten.. hayat kimin umurundaydı.. biz kimin umurundaydık?
Renklerimizi kaybediyorduk masumluğumuzu atıyorduk her gün lavlara.. sanki bulup yardıma gelen olurmuş gibi.. eskiden içimize mutluluk veren “hayat köprüsü” artık cehenneme dönüyordu bizde şeytanlaşıyor muyduk?
Kaybettiğimiz duygularımız, hislerimiz bizi yok mu ediyordu yoksa tekrardan var oluyorduk da biz mi farkında değildik?
Yitip gidenler, zorla yitirdiklerimiz hepsi birbirine karışmıştı.. her yerde mavinin hüznü vardı.. umudun rengiydi mavi.. sonu gelmeyen denizlerin, okyanusların, gökyüzünün rengiydi mavi.. umudumuzdu.. ya suların altına gömülecek ya da gökyüzünde ciğerlerimizi patlatacak noktalara çıkacaktık.. umut aslında ölümdü.. biz yeni anlıyorduk.. renkleri birbirine karıştırdık sonra hep.. çıkan rengi beğendik.. o da bizim gibi anlamsızdı.. içine gizlensek kimse görmezdi.. hayat görmezdi belki bizi..? bizi kırmak için gelenler görmezdi? Aşk, sevgi, dostluk, bağlılık, değer vermek gibi yalanlar bizi bulmazdı belki?
Siyahtı adı bu rengin.. elimize bulaştırdık önce.. üstümüzü siyah yaptık, görünmemek için.. hayata siyah attık biraz, üstüne de bir avuç dolusu çamur.. hislerimize, duygularımıza attık sonra.. bastırılır belki diye.. bizi üzen duygular çıkmaz yerinden diye..
Yeşilleri, sarıları her şeyi siyah yaptık yalandı hepsi zaten.. tek gerçek siyahtı artık.. sonsuzluk gibi uzanıyordu o da.. korunacak tek yerdi siyah..
Yeni hayattı beklide.. acıydı ama kimin umurundaydı biz zaten yarım insanlardık..
Kimsenin sevmediği, önemsemediği yarım bir insandım ben.. duygularım yoktu artık lavlara attım onları da..
Siyah döktüm lavlara sadece kırmızıyı değiştirmiyordu siyah.. siyah ve kırmızı.. sonsuzluk ve kan.. yakındı değerleri birbirine..
Ve en sonunda mavi.. umudun o güzel huzurlu rengi.. ona attım siyahlıkları.. umudumu karartıyordum.. çünkü her geçen gün acımı arttırıyordu.. her gün salak bir sevinçle bakıyordu bana sinirime dokunuyordu bu..
Her yer karanlıktı.. kan ve sonsuzluk.. yarım insanların sahip olabildikleri bunlardı.. ikisi de üzerimdeydi.. artık ne “ya yanarsak” korkusu ne de “ölüm” korkusu vardı..

Veda5

Hayatımızı kelimelere sığdırmak başkalarına aktarmak mümkün mü? Bunu arıyorum çoktandır kelimelerimi arıyorum kaybettiğim öznelerimi kullanmadığım yüklemlerimi..
Ne kadar zormuş kelimeleri sıralamak aslında.. ne kadar zormuş insanlara aktarmak beynimizdekileri.. kimse anlamaz yarı da keser ya hep.. son zamanlarda ben düşüncelerimi kesiyorum sonsuz uçurumlardan kopup gidiyorlar yakalamak için koşuyor hücrelerim tüm benlikleriyle.. onlarda uçurumdan düşüyor sonra.. beynim intihar ediyor düşüncelerim benden kaçıyor.. kan akıtmadan gidiyorlar bu sefer…
Eskiden kana sığdırırdım acılarımı akıp gidişini izlerdim usulca verdiğim sözleri bozarken sanki cam vazo kırmış bir çocuk gibi suçlu, mahcup hissederdim kendimi.. sözünü bozan bir ben miyim derdim bazen suçluluğumu yenmek kolaylaşsın diye.. çizikler uzadıkça derinleştikçe hayat kısalıyor ve anlamsızlaşıyordu..
Adıma yakışmıyordum aslında ben.. seda.. ses, yankı.. bense hep sessizdim hayatın karşısında o cam vazoyu düşüren küçük kızdım ben.. o kız büyüdükçe cam kırıklarını bileklerine sürtmeye başladı işte.. Hıçkırıklar yankılandı adına yakışır bir şekilde hem de! İçindeki çığlıklar onun sesi oldu.. sesler ruhunda oradan oraya çarpıp büyük boşluklar açtı gözyaşları boşluğa doldu..
Akan kanını seyretti.. sende gördün dimi demin bir damla daha aktı geçti önümüzden.. kanını kelimelere bulamak nasıl bir duygu.. nefreti kana, kanı kelimelere, kelimeleri yazılara, yazıları kendine katmak nasıl bir duygu acaba.. o gizli bir kapı işte.. kelimeler anahtar..ben anahtarın ne olduğunu bilmeden aranan bir kayıp..
Düşünmek çok anlamlıydı eskiden.. bıraksalar saatlerce düşünürdüm.. sonu olmasa bile düşünürdüm.. o da anlamsız artık.. kendimi düşüncelerde kaybetmeye başladıktan sonra anlamsızlaştı.. hayat koca bir şelaleydi uçuruma doğru akardı ya hani.. ben kenardan bakardım uçuruma yuvarlanmayayım diye.. düşünceler ben fark etmeden kanıma girip beni uçurumdan aşağı atmış bile.. bir dal buldum tutundum gene düşmedim o sert taşların üzerine.. o sert taşlarda delinmedi sırtım.. delinmedi benliğim.. yok etmedim kendimi gene.. ölüm hep yakındı ama yok etmedim işte nedeni yoktu.. meraktı belki de.. geleceği merak etmek.. nedeni ve anlamı yokken merak etmek.. kelimelere dökmek.. nefreti tatmaktı belki de tek arzum..
Son damlalarına kadar kanıma karıştırmak.. kanımı kelime olarak akıtmak sonra saklamak yerine göstermek.. kesiklerde ki acıları saklamak yerine göstermekti benim seçimim yazılarım artık kanımdı.. beni doyuran, tatmin eden tek şeydi belki de..!

Veda4

Yeni bir gün !
Yeni karamsarlıklar..
Yeni hüzünler..
Yeni sonlar..
Yeni ölümler..
Yeni yok oluşlar…
Yeni gözyaşları…
Yeni ağıtlar…
Bunlar işte yeni bir gün…
Benim için, benim gibi biri için bunu ifade ediyor…
Çevremdeki gülen yüzlere karşın ben bunları buluyorum her yeni günde…
Unutmak..
Hatırlamadığım kavramlardan…
Ne kadar özledim aslında..
Ne kadar muhtacım unutmaya… unutulurken unutmamak…
İşte ezberlediğim kavram… işte yok oluşum burada..
Sevgilerimin sönüşü, acılarımın doğuşu, güneşimin batışı, karanlığın iliklerime işleyişi…
Sorularım…
Bitemeyen gerçeğim bu işte…
Bitince bende yok olacağım bu dünyadan…
Öyle hissediyorum artık..
Hislerimi gerçekleştirmek…
İşte en büyük tutkularımdan… bitmeyen sorularıma yanıt bulabilmek hem huzur hem korku vaat etmeli bana…
Ölümde tam olarak bu işte !
Soruların bitişi… ve ölüm… !
Huzur ve korku !
Peki ya sorularım ?
Ne zaman biterler ?
Korku ne zaman tenimde canlanır ?
Ne zaman huzura ererim ?
Nerde başladı sorularım… başı belirsizken sonu görebilir miyim ?
Gelir mi o günlerde..
Dayanır mıyım o kadar ben…
O kadar sözünde duran biri miyim… o kadar düşünceli… o kadar dürüst…
Bekleyebilir miyim soruların bitişlerini.. benden istenenleri yapabilir miyim ?
Ne kadar doluyum aslında..
Kelimelere sığdıramamıştım ilk başta içimdekileri.. sonra cümleler.. şimdi de yazılar…
Yetmiyor artık bunlar…
Somutluk gerek bana…
Soyut hayatımın içinde somut bir dayanak istiyorum..
Tutunup düşmek eşit değil ki tutunmamaya…
Çabalamak işte bu anahtar kelime.. !
Çabalayıp denemek lazım hep…
Yoruldum ben artık her şeyden..
Çabalamaktan bitemeyen yazılardan uğraşlardan hayattan insanlardan sahteliklerden kendimden düşüncelerden öğütlerden aşklardan dostluklardan yalanlardan doğrulardan…
Elimi ayağımı çekiyorum hayattan…
Sizin olsun lanetim!!!

Veda3

Yine ben…
Sıkılmışsındır artık benden.. ben bile sıkılmışken kendimden herkes sıkılmışken benden…
Normal bu yüzden..
Anlamsız konuşmaların geçtiği bu yerde iki tatlı sözcük mutlu ediyor aslında bizi..
Bunu fark ettim bugün..
Bir dostum lafı bir canım lafı yetiyor bazen..
Önem veriyorsan karşındakine işte o zaman daha da anlam kazanıyor mutluluğun..

Bazen de köreltiyor o dostum diyen insan seni..
Bir kötü sözü yetiyor seni üzmeye..
Bir intihar kelimesi bile yıkıyor seni bazen..
O anlamasa da yok üzülmez dese de aslında üzüyorsun hem de ta içten..
Benimsemişsin çünkü.. o senin dostun.. sen öyle düşünüyorsun ama o hala ölümden bahsediyor değer verdiğini söylese de kalbini kırıyor bu mu değer diyorsun.. birini üzmekse eğer değer vermek..
Evet tüm insanlar değer verdi bana..
Tüm insanlar umurumda bile değil aslında.. sadece dostlarım diyorum..
Onlar umutlu olsun onlar mutlu olsun yeter !
Ne kadar anlamasalar da beni onlar mutlu olunca bende düzeleceğim aslında..
Ne kadar kavrayamasalar da bunu ben onlarla neşeleniyorum aslında..
Ne kadar üzseler de beni onları hayata bağlamak mutluluk veriyor bana…
Var mı diyorum değerim onların gözünde..
Bu kadar değer verirken onlara ben mi yanılıyorum aslında diyorum..
Ben mi görmüyorum her denilene aldanıyorum..
Sorun bende mi?
Her zaman iyiliklerini düşünürken kendimi üzerken onlar için sorun bende mi?
Üzülmüyorum normalde bu kadar tek söz yıkıyor işte insanı o insanın tek sözü takılıyor kafana..
Neden dedi acaba diyorsun neden hep böyle düşünüyor..?
Üzmek için diyip kurtulmaya çalışıyorum ama hep aklımda..hep neden sorusu içimde..
Neden ben kurtaramıyorum bu düşüncelerden onları?
Eğer değerliysem ben neden dinleyip kâle almıyorlar beni?
Eğer değerliysem ben niye öyle hissetmiyorum kendimi?
Niye ağlıyorum değerli bir şey için?
Neden dönüp de sorguluyorum kendimi…
Hayat güzel derler ya hep…neden rastlayamıyorum o güzelliğe ben…
Neden teğet geçiyorum her şeye…
Neden arkada bırakıyorum kendimi her seferinde?

Veda2

Gene sıkıldım gene yoruldum…
Oturdum yazıyorum gene.. ne yazdığımı bilmeden yazıyorum…
Sayfalara kendimi yazıyorum az kişi okusa da kendimi yazıyorum insanlara…
Belki anlamsız ama yazıyorum…
İçimde ki boşluğu yazmak istiyorum ama tatmin olamıyorum yazınca…
Anlatamıyorum aslında insanlara bir türlü durumumu.. ?
Anlıyorlar mı acaba diyorum içimden… ben onları anlayabiliyorsam onlarda beni anlar.. ?
Öyle bir şey var ki içimde kelimelere bile sığmıyor…
Derin, uçsuz bucaksız, sonsuz bir yara var sanki..sürekli kanıyor..neler geçirdim üzerine neler bastırdım neler döktüm düzelsin diye ama hala orda..bazen kabuk tutuyor “geçti” diyorum sonra bir bakıyorum kanlar gene akmaya başlamış yaram daha da deşilmiş…
Bıraktım artık bir şeyler beklemeyi..
Küçük umutlarım bile yok artık..yok ettim hepsini..gömdüm kendimle..
Dünyamda yalnızım artık hep yalnızdım aslında şimdi anlıyorum sadece…
Bakınca etrafa anlıyorum gerçekleri..görebiliyorum kendimi bana bakan gözlerin içinde..
Söylenen laflarda arıyorum benliğimi..
Bakıp, bakıp ağlıyorum sonra..hiçbir şey yokken ağlıyorum..
Yaramı gözyaşlarımla doldurmaya çalışıyorum artık…
Şarkılarla doyuruyorum gözyaşlarımı…daha anlamlı olsun diye dolduruyorum kendimi..
Daha iyi aksın diye..
Daha çok acıtsın diye..
Üzüyorum kendimi farkında olmasam bile üzüyorum..
İnsanların üzmesindense kendi kendimi üzmeyi tercih ediyorum artık..
Her gün kesici bir alete takılan gözlerimi yoruyorum artık..ağlayarak acıtıyorum canlarını…
İnsanların beni acıttığı gibi acıtıyorum kendimi..
İçimde iki kişi varmış gibi..
Ölümle yaşam gibi..
Hangisi kazanır acaba?
Hangisi esir eder beni?

Çarşamba, Aralık 26, 2007

Veda

Ne kadar boş şu hayat… yaşıyoruz da neye yaşıyoruz neyi yaşıyoruz niye yaşıyoruz… amacımız yok ki.. boşu boşuna geçiyor günler adı “yaşamak” olmuş bu saçmalığın..
Tek yaşadığım acı aslında..
Her gün ağlamak.. bumu yaşamak..
Bunlarsa eğer evet ben yaşıyorum.. niçin olduğunu bilmesem de yaşıyorum..
Yaşamakla nefes almak o kadar farklı terimler ki aslında..
Ben yaşamıyorum.. nefes alıyorum..
O mutlu ışıklar uzakta ki evlerin içinde ki aileler.. sahilde ki sevgililer.. gülüşen kızlı erkekli arkadaş grupları.. işte onlar yaşıyor..onlar nefessiz bile yaşayabiliyor.. içlerinde ki çevrelerinde ki sevgiyle..
Bu kadar kötü mü diyorum içimden..
Bilmem bu kadar batakta mıyım?
Aslında ne var ki benim sorunum olabilecek..
Arkadaş mı diyorum asıl sorun.. evet arkadaşlar onlar sebep oldu içime gömülmeme.. kendimi öldürmeme onlar sebep oldu…
Aşk mı diyorum? Yok ne alakası var olmayan o duygu beni öldüremez.. sadece özendirir.. sevilme ihtiyacımı hatırlatır sadece..
Körelmiş duygularım sonuna kadar içime batarken çevreme kuşkuyla şüpheyle anlamsız gözlerle bakarken nasıl mutlu olabilirim ki ben… ?
Tek şey diyorum tanıdıklarıma içimden... çek git buradan çek git kurtul benden… daha vakit varken hepsi kurtulsun benden… benim bile bulamadığım benden…
Kurtulmuyorlar ama ne var ki bende? Hep yakınımdalar işte o dostluk kavramını kuruyorlar önce… en gizli silahlarını örümceğin ağı o işte… !
Sonra beni çekiyorlar o ağa.. yani kendilerine.. usul usul onların yemi olmak için gidiyorum farkında olmadan…
Bir iki direniş yaşıyorum ağda…
Sonra?
İşte sonrası ölüm oluyor…
Bir kez daha ölüm.. sade nefes alarak ölmek en acısı aslında..
Bunlardan sonra yıkılır güven duygusu sevgi inancı… benim ki de yıkıldı artık tuzla buz oldu dağıldı içimde…
Külleri dönüyor, fırtınalar yaratıyor kalbimde…
Ama yine de artık yoklar..
Yeni örümcekler sarıyor etrafımı gene o tuzaklardayım ölümü bekliyorum artık korkusuz belki de… ya da en büyük korkular var içimde…
Son olarak ne diyebilirim ki insanlara…
Neden yazıyorum bilmiyorum bile..
Veda mı bu?
Kendime size veda mı ediyorum… ?
Vedaysa eğer arkamdan üzülmeyin…
Arkamdan ağlamayın hak edecek hiçbir şey yapmadım…
Benden çaldıklarınız da sizin olsun…
Kalbim kalsın sizde… düşüncelerim… gülüşlerim… mutluluklarım…
Beni acılarımla göz yaşlarımla hüzünlerimle yakın…
Küllerimi savurun denize…

Pazartesi, Aralık 24, 2007

Komünizm

Komünizm satmak ya da almak değildir,

Komünizm paylaşmaktır.

Komünizm insanları milletlerine,dinlerine,renklerine göre ayırmak değildir,

Komünizm farklılıkları zenginlik olarak görüp beraberce yaşamaktır.

Komünizm savaş değildir,

Komünizm tüm dünyada barıştır.

Komünizm çalışmadan,ter dökmeden kazanmak değildir,

Komünizm her insanın emeği kadar kazanmasıdır.

Komünizm zenginlerin mahkemelerinde fakirlerin yargılanması değildir,

Komünizm mahkeme önünde başbakandan ırgata kadar herkesin eşit olmasıdır.

Komünizm yoksul diye insanların hastahane kapılarında,zenginlerin ise hastane süitlerinde yaşamaları değildir.

Komünizm her insana eşit sağlık imkanı sunulmasıdır.

Komünizm fakirin okula gitmek için 10km yürümesi ya da baba parasıyla okumak değildir.

Komünizm her insana eşit eğitim olanakları sunmaktır.

Komünizm hayata baba bursuyla gelip,çalışmadan yaşayabilmek değildir.

Komünizm çalışmasını engelliyecek bir sağlık sorunu vs. vs. olmadığı sürece çalışıp yaşamaktır.

Komünizm sadece zenginlerin eğlenmesi değildir.

Komünizm halkın isteklerine göre kurulan eğlence mekanlarında(diskodan tiyatroya,sinemadan ortaoyununa vs.) herkesin eğlenebilmesidir.

Komünizm orduya milyar dolarlar harcanması değildir.

Komünizm önceliği insan olan bir ideolojidir.

Komünizm etnik kökene ya da dine göre kıyak geçmek değildir.

Komünizm her insana eşit yaklaşmaktır.

Alıntıdır...

Etiketler:

Bitmeyen Hikaye...

Yasama mucadelesinin ortasında yeni birgun baslamaktadır,gunes yıne dogmaktadır ama artık bizleri aydınlatmamakta beynımızı butun benligimzi kaplamıs bulutlardan gecememektedir..insanlar rahatı birbirleirini ezerek bulmaktadır..eski rahat gunler bitmis yepyeni ama kapkaranlık bir gun baslamaktadır...


Aklımızda bu düşünceler dönüyordu hep. İlerisi.. bizim için iyi mi olacaktı acaba? Kimsenin yok edemediği yanlışları biz yokedebilirmiydik? Güneşi tekrar görmeyi özlemiştik oysaki.. Yalancı güneşle doyurulan beyinleri, karanlığı ve içimizi kaplayan korkuyu yok sayanları anlamıyorduk biz.. beynimizdeki bulutları yok saymak, görmemek eritmezdi.. Aksine üstüne gitmemiz geriyordu.

Arkamı döndüğümde herkesin yerli yerinde olması ümidi vardı içimde.oysaki kimse bıraktığım yerde değildi benim dağınık haytım dışında ben henüz kendimi yinelerken herkes kaybolmuştu.oysaki o kadar inanmıştım ki bıraktığım gibi bulacağıma.meğer umut dediğimiz şey sadece Jack Lodon'ın kitaplarında olurmuş.güvenmiştim oysaki.ama kime? kime güvenip dönmüştüm arkamı?insanlar tıpkı yıldızlr gibiymiş meğersem.sürekli birbirlerinden ayrılıyorlamış.çıplak gözle görülmüyormuş bu ayrılış.o kadar ara açılıyormuş ki fark dildiğinde çok geç oluyormuş.ne yapacağımı bilmeden sadee hayatıma koyulmalıyım artık ben.asla arkamı dönmemeliyim yada buna alışmalıyım !gidenler geri gelmeyecek ya onlar ok uzakta olacak yada ben ulaşılmaz bir yerlerde !

Eskisi gibi olabilecekmiydik ki tekrar bir araya gelsek bile...insanlar hala birbirleri için kendilerini feda edebiliyorlarmıydı yoksa kendi dertlerine gömülmüş dış dünyayla bağlantılarını mı kesmişlerdi...bizi kendimize getirecek " ne yaptığımızın neyle uğrastığımızın farkında mıyız ? " sorusunu kendimize sormamızı sağlayacak biri varmıydı yoksa o kişiyi kendimiz mi yaratacaktık ?? herkesin kurtarıcısı kendisi miydi ??!!




Devam edecek...

Etiketler:

Pazar, Aralık 23, 2007

Baskaldır!!

Karanlık gözlerimize çöktü artık.Işığı hatırlayamaz olduk.Sisler kapladı dort bir yanımızı.Hak ettik mi bunu?

Kime ne yaptık bilen var mı?

-Hayır!


Bütün bu acılar gibi bunuda hak etmedik biz.


Eger tanrı adil olsaydı zaten bizler bu hale düsmezdik,sömürenlerin varken!
Tanrı sevmedi bizi hep köseye attı!
Onun sevgisine ihtiyacımız yok!
Gozunuzde ki karanlıgı yırtın ve artık baskaldırın!
Zamanı geldi!GECİYOR!!!!!!

Kizmak,Icmek,Rahatlamak

Bazen bozuluruz birseylere,kizariz hayatimizda olanlara bazen arkadaslarimiza bazen ailemize bazen bu ulkede dunya da olanlara.. Herseyin bittigi noktada cogumuz icki de rahatlariz.. Vodka,bira,raki,viski vb. bir suru icki... Illa ki biri mutlu eder bizi sahte bir mutluluk.. Bazen sarhosken buluruz dogrulari bazen herseyi kaybederiz sarhosken.. Hayat bu kadar basit birsey iste.. Tabi bizi baglayan birsey yoksa..Baglanmayi unutali cok oldu insanlar artik uzak geliyor bana..Cogu beni ilgilendirmiyor olmasalar daha iyi benim icin..Kalabalik yapmazlar en azindan..Nerde oldugum nerede yasadigim oenmli degil nasil olsa yine hersey bok yine hersey bombos..Kafayi yesem kimin umrunda yada ölüp gitsem?Iste o kadar cok neden var ki icmek icin..Tek unutturucu cunku..Iyi ki var sinirlerimi yok eden tek arac..

Etiketler:

Öylesine...

Korkak gözlerinin ardında ki sır perdesini arala artık.Birbirne kenetlenmiş acılmayan dudaklarınıda...
Bakısların o kadar soguk ki korkuyor insan..
Ama buluyor kendinden birseyler bakınca..
Sessizligini dinlemek,anlamaya calısmak kadar huzurlu birsey yok..
Günlerce aralıksız yapabilirim bunu...
Kacırmaya calıstıkca bakıslarını o hüznü anlıyor insan derinlerde ki...
Yavaslayan hareketlerinin dibe vurmus hayatının tek konugu benim..
Dipte yasamayı öğrendik,böyle daha gercek hersey daha düzgün..
Sahte mutluluklardansa artık somurtmak daha iyi..
O bos dünyanızda iyi eglenceler sizlere!!

Etiketler:

Yeter!

Neden susmuyor bu cıglıklar?
Neden görmüyor bu insanlar?
Neredeler dogrular?
Neler oluyor bu dünyada ?

Hayat denen bu sahnede yanlıs mı oynadık?
Kim bizi neyle sucladı?
Birseylere gec mi basladık ?
Nereye gidiyoruz artık uyanın...

Mecbur degiliz merhametine
Mecbur degiliz iyi dileklerine
Madem geldik bu sahneye
Rolde senaryoda bizim artık!

Karamsarlık Bir Cok İnsanın Gercek Yüzüdür

Yagmurlu sonbahar günlerini
Gülümsemeden gecen o saatleri
Mutlulugu unuttugunuz yerleri
Yeniden yasamak icin hosgeldiniz...

Etiketler: